22 Haziran 2015 Pazartesi

MASAL TERAPİ

Geçen ay bir kitap almıştım. Adı Masal Terapi. Yazarı Judith Malika Liberman. Kitabı alma sebebim ise arka kapaktaki yazı.

Şöyle sesleniyor yazar kitabı elinde tutanlara;

"Sevgili Yolcu,
Bu kitap senin için bir pusula olsun diye hayal edildi. Onu çantanda taşı.
Kendini bir yol ayrımında bulduğunda, kararsızlık yaşadığında, ruhun yolunu kaybettiğinde kitabı çantandan çıkar.
Rastgele bir sayfasını aç. Ve okumaya başla...
Karşına çıkan masal sana yolunu bulmanda yardım edecek.
Seni masallarla bir oyun oynamaya davet ediyorum.
İçindeki yıldız gözlü oyunbaz çocukla yeniden bağ kurmanın vakti geldi.
Bu bir iyileşme oyunudur.
Bırak masallar sana rehberlik etsin, seni iyileştirsin ve dönüştürsün..."

Hamileliğimin son 2 haftasına girmiş olduğum şu günlerde bedenimdeki fiziksel değişimlerle baş etmeye çalışırken bir yandan da tamamen belirsiz bir süreç olan doğum süreciyle ilgili aklımda bir sürü soruyla dolanıp duruyorum evin içerisinde. Artık hareketlerimin iyice zorlaştığı günlerdeyim, oturmak, kalkmak bile başlı başına bir olay. Hazırlıkları tamamladıktan sonra kafamın daha sakin olacağını düşünüp son haftaları sakin kafayla, fazla bir şey düşünmeden dinlenerek geçirmeyi hayal ederken, sürecin hiç de öyle ilerlemediğini görmek biraz hayal kırıklığı yarattı bende. Çok şükür ki hem bebekte hem bende herşey yolunda gidiyor, ancak normal doğum istediğim için ve ilk bebeğimin de olması sebebiyle önümde beni bekleyen süreç tamamen belirsiz. Ne gününü bilmek mümkün doğumun, ne sancıların neye benzediğini bilmek. Hayatımı hep planlı bir şekilde geçirmiş biri olarak yarının ne getireceğini bilmemek beni biraz endişeli ve huzursuz yapabiliyor zaman zaman. Her ne kadar bugüne kadar bir sürü şey okuduysam da, hatta neredeyse 9 aydır tek okuduğum şey hamilelik, doğum ve bebek konuları üzerine olsa da yine de herşey belirsiz. Saçma da olsa "suyumun geldiğini anlayacak mıyım, doğum sancılarını yalancı kasılmalardan ayırt edebilecek miyim" gibi milyonlarca soru dönüyor kafamda. Bunca sorunun yanı sıra son haftalarda bebeğin sağlığı ile ilgili endişeler de artıyormuş sanırım hamilelerde. Tüm hamileliğim boyunca son derece rahat bir şekilde doktor kontrollerine gitmişken şimdi haftalık rutin kontrollerimde doktor olumsuz bir şey söyler mi acaba diye kalp çarpıntısı yaşar oldum. Herşey yolunda dediğinde bile üstüne suyu yeterli mi, kalp atışları düzenli mi, kordonu nerde gibi bir sürü soru sorar oldum. Tamamen müdahelesiz, epiduralsiz bir normal doğum hayal ediyorum. ve bu isteğim tabi ki bende yine bir sürü acaba herşey yolunda gidecek mi, ya son anda sezeryana alırlarsa, ya hemşireler ve hastane benim istediğm şartları sağlayamazlarsa, ya ben isteklerimi söyleyecek gücü bulamazsam sancılar arasında diye uzayıp giden bir sürü soru ve endişe içinde geçirir oldum son haftalarımı. Bilemiyorum sadece ben miyim bu durumda olan son haftalarda ama inanın yorucu bir durum zihnin bu kadar meşgul olması...

İşte yine bugün de tam bu ruh haliyle evde tur atarken (herkes yat dinlen uyu dese de uzanmak, gündüzleri uyumak hiç bana göre değil, istesem de yapamıyorum) geçen ay aldığım o kitaba ilişti gözüm. Yazarın isteği doğrultusunda elime alıp bir çırpıda okumaya kalkışmadım, 1 yada 2 defa açıp bir hikaye seçip okudum şimdiye kadar. Endişelerim ve sorularımla bu kadar doluyken zihnim bakalım kitap bana ne söyleyecek dedim ve bir sayfasını açtım rastgele. Karşıma çıkan hikayenin adı; Endişeli Kral ve Hayata Güvenen Tamirci. Daha başlığı okuduğum an gülümsedim ve doğru hikayeyi seçtiğimi anladım. Hemen bir çay koyup bebeğimin de dinlemesi için sesli olarak okumaya başladım. masalın sonunda almam gereken mesajı almıştım. Kitabın içeriğinde her masalın sonunda "mesaj", "seyir defteri", "alıştırma" ve "alıntı" bölümleri bulunuyor. Benim masalımın sonundaki mesaj bölümünü sizinle paylaşmak istiyorum;

"Mesaj;
Her gün kendi kısmetiyle gelir.
Yaşadığın günü, yarını planlayıp onun için endişelenerek mi geçiriyorsun?
Yarının ne getireceğini veya gerektireceğini bilmezken nasıl plan yapabiliriz?
Tedbirli olmakla korku içinde yaşamak arasında ince bir çizgi vardır. Sürekli yeni önlemler almayı düşünmek yerine biraz da inanç kaslarımızı çalıştırsak nasıl olur? "

Seçtiğim masal ve mesaj kısmı gerçekten durup ne için endişelendiğime, hamileliğimin son günlerini nasıl geçirmeme sebep olduğunu fark etmeme sebep oldu. Ve bugünden itibaren tek yapmam gerekenin evrene, kendime ve bebeğime güvenip, güzel hayaller kurarak o özel günü beklemek olacağına karar verdim:)

Teşekkür ederim Judith Malika Liberman, Masal Terapi ve evren :)

3 Mart 2015 Salı

Bebek Odası Hazırlıkları


Bu aralar bütün ilgim bebek odası...Evimizdeki minik odamızı bebişimiz için dekore etmeye karar verdiğimizden beri ben sürekli fotoğraf bakıp, düşünen, eline metreyi alıp odayı ölçüp biçen biri haline geldimJ
Kocaman bir oda da değil aslında bebek odamız ama o odaya neler yapsam, duvarının rengi nasıl olsa, duvar kağıdı mı olsa, yatağı nasıl olsun, nereye konsun derken baya bir zihnimi meşgul ettiğini farkettim. Çok güzel bir heyecan... Bebek odamızı hazırladığımıza ben ve eşim hala inanamıyoruz:)
Mobilyacıları gezip bebek yatağı baktık ama benim istediğim gibi bir model bulamadık. Bu durumda mobilyacı bulup beğendiğim modeli yaptırmaya karar verdik. Eşimin araştırmaları sayesinde aklımıza yatan birini bulduk ve görüştük. Yapabileceğinden emin olunca da mobilya siparişimizi vermiş olduk. Bebek odasına temel olarak bebek yatağı ve gardroptan oluşturup diğer detayları aksesuarlarla tamamlamayı planlıyoruz. Komple bir bebek odası düşünmediğim için de gardrop konusunda önceliğim kapaklı bir giyinme odasıydı. Ancak odamızın şekline bağlı olarak söz konusu projenin istediğimiz sonucu vermeyeceğini anlayınca  çok istemesem de gömme dolap şekline döndü dolabımız. Ama en azından konulacağı yer itibariyle güzel ve büyük bir dolap olacak, en güzel tarafı da içinin çizimini benim yapmış olmamJ
Odamızdaki koltuğu kaldırmaya karar vermemizle bu sefer de alt değişimi için bir yere ihtiyaç olduğunu farkedip bu sefer de alt değiştirme ünitelerini araştırmaya başladım. Yine klasik bir modelden çok daha sonra benim başka bir alanda da kullanabileceğim bir dolap olmalıydı ve bebeğimizi büyüyüp 4-5 yaşına gelene kadar onun odasında kullanıma uygun olmasıydı. Böylece yine bir çok fotoğrafa bakıp kendi ihtiyacımı karşılayacak modeli çizip mobilyacımıza sundum.

Geçen hafta büyük heyecan duyarak mobilyaların ham hallerini görmeye gittik ve gayet güzel bir iş çıktığını gördük... Şuanda en büyük heyecanım mobilyaların bir an önce bebeğimizin odasına girdiğini görmekJ
Ama öncesinde duvarların durumuna da karar vermemiz gerekiyor. Erkek bebek odasındaki klasik renklerden yana olmadık hiçbir zaman eşimle. O yüzden isteğimiz mint yeşili ve lila ağırlıklı bir odaJ mint yeşilini duvarlarda kullanıp lila aksesuarlarla odamızı şekillendiricez. Mint yeşilini tüm odaya uygulamak yerine yarıya kadar kısmını ahşap görünümlü duvar kağıdı ile üzerini ise mint yeşili boya ile yapmayı planlıyorum. Ve sanırım duvarda görmeden de içim rahat etmeyecek gibi...

Ufacık bir odayı bir bebek için düzenlemek ne kadar zormuş. Evlenirken bütün bir evin eşyalarını 1 aydan az sürede hallettmemize rağmen sanki eşya yönünden daha az stres duymuşuz gibi geliyor.
Her ne kadar kendimiz için de herşeyin en güzelini isteyip bulmak ve yapmak için uğraşmış olsak da bebeğimiz için duyduğumuz heyecan çok daha farklıJ Anne baba olmak buymuş sanırım...

Dilerim ki herkes bu mutluluğu ve heyecanı yaşasınJ

 

Sevgilerimle...

28 Ekim 2014 Salı

Hamileyimmm

Bugün sabah da diğer hamilelik testini yaptık evde. Tek bir testle yetineceğimizi düşünmüyordun değil mi:)

Vee yine çift çizgi...

Ben zaten dünkü testle ikna olmuştum şimdi ise baban iyice ikna oldu.

Öğleden sonra da doktora gidicem kan vericem. Bir de kan testinde görelim bakalım seni ne kadarlık olmuşsun. Standart hesaplamalara göre 4 haftalıksın henüz. Hatta beklenen doğum tarihin 4 Temmuz:) Belki 2 gün daha beklersen evlilik yıldönümümüzde kucağıma alırım seni canımın içi. Ben şimdiden çok seviyorum seni. Nasıl beklicem 9 ay seni kucağıma almak için:)

27 Ekim 2014 Pazartesi

Evet Gerçeksin Bebeğim

Varlığının işaretini görmek için daha fazla dayanamadım, dayanamadık. Baban test aldı geldi ve sabahı bekleyemeden testi yaptık.

Varsın bebeğimm, hissettiğim gibi inandığım gibi... İlk işaretini görmüş olduk.

Çok farklı bir duygu... Hissettiğin bir şeyin kanıtını elinde görmek...

Şaşırdım, mutlu oldum. Hem de çook mutlu olduk.

Baban çift çizgi çıktı diyip duruyor sürekli:) Şimdilik bizim çift çizgimizsin bebğim:)

Daha önce hamilelik ile ilgili aldığım kitabı okumaya, süt içmeye başladım bile. Öğrenecek çok şey var:)

Seni seviyoruz miniğim...

Heyecanlı Annen ve Baban

27.10.2014 22:30

Varlığını hissetmek

Tatlı miniğim gecenin bu saati uykum kaçtı, seni düşünüyorum. Varlığının olabileceğine dair hislerim yoğun dünden beri. İnşallah diyorum, inşallah varsındır. İnşallah benimle, bizimle bu yolculuğa çıkıyorsundur.

1 Ekim 2014 Çarşamba

Yarının Sınırında

Evde film keyfi yapmak en sevdiğimiz şeylerden biri. D-Smart kanallarında yayınlanan birçok çeşitteki filmin yanı sıra DVD film izlemek de bize keyif veriyor. Akşamları işin yorgunluğunu üzerimizden atmak ve zihnimizi uzaklaştırmak için TV seyretmektense film seyretmeyi tercih ediyoruz.

Eskiden sinemaya gitmek çok sevdiğim bir etkinlikti, İstanbul yıllarında tek başıma gittiğim bile çok olmuştur. Şimdi ise çoğu insan evde kocaman tv ekranlarında iyi bir ses sistemiyle evinin rahat koltuklarında film izlemeyi tercih ediyor. Ve biz de onlardan biriyizJ
Yeni izlediğimiz ve çok sevdiğimiz bir filmi paylaşmak istedim sizinle.Vizyonda izleme fırsatı bulamadığımız bu filmi evde 3D olarak izlemek gerçekten bizi dünyadan kopardı...

Tom Cruise ve Emily Blunt’ın başrollerinde oynadığı Yarının Sınırında (Edge of Tomorrow)... 2014 yapımı bir film. Bilimkurgu ve aksiyon türünde olan bu filmin konusu yakın bir gelecekte dünyanın ele geçirilmesi gibi klasik bir konu gibi gözükse de dünyayı ele geçirenlerin sınırsız güçleri ve telepati yoluyla yönlendirme yetenekleri sayesinde film ilginç bir hal alıyor. Askerlerden biri olan Tom Cruise yani filmdeki adıyla Bill Cage’in ilk sahnelerde bu yaratıklardan biri tarafından öldürülmesi ile film klasik akışın biraz dışına çıkıyor. Çünkü Cage yaratıklara ait bir gücü almış oluyor ve her öldüğünde yeniden aynı günü yaşamaya başlıyor...
Yarının Sınırında filmindeki savaş sahneleri, savaş yöntemleri insana gerçek anlamda ürkütücü geliyor... Bizi bunlar mı bekliyor diye bir soru sormadan edemiyorum? (Tabi yaşadığımız yer ve ortamla da bir kıyaslamaya girmeden edemiyorumJ)

Londra ve Paris’ten savaş görüntülerini görüp özellikle de Eyfel Kulesi’nin o yerde yatan halini görmek içimde bir telaş hissetmeme sebep olduJ Ne telaşı olabilir? Tabi ki ben görmeden o hale gelmesin telaşı... Londra yakın gelecekteki planlarımız arasında olduğundan sorun yok ama sanırım Paris’i de en yakın zamanda gidilecek yerler listeme ekledimJ

Filmle ilgili biraz merak uyandırabildiysem eğer izlemenizi tavsiye ederim. Hazır önümüzde bir bayram tatili varken, misafirsiz bir akşamını bu filme ayırabilirsiniz bence J

Bu arada biz Yarının Sınırında filmini 3D olarak izlesek de, 3D olarak izlemenin çok bir artısı yok diye düşünüyorum bu film için...

İyi seyirler J

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Çocukla Tatil

Yaz tatili programı yapmak gerektiğinde bir çok alternatif beliriyor insanın kafasında. Doğru tercihe giden yolda beklentiler ve şartlar çok önemli tabi ki.

Mesela çocuksuz çiftler için daha sakin bir tatil; deniz, kum, güneş, kitap, eğlenmek bir seçenekken, çocuklu aileler için öncelik hem dinlenmek hem de ufaklıkların mutlu olması ön planda oluyor.
Resim

Tatillerde çocukları mutlu etmek çok zor olsa da sizinle paylaşmak istediğim otelde bunun hiç de zor olmadığını daha gitmeden anlayacağınıza eminim :)

Resim

Bu fotoğraf sadece bir başlagıç :)

Antalya Belek'de yer alan 
Paloma Grubu otellerinden biri olan Paloma Grida Village & Spa her yönüyle güzel ve komforlu bir otel. Paloma Grida Village & Spa,Trip Advisor 2014 Winner ödülüne sahip olan ayrıca sitesinde görebileceğiniz başka bir çok ödüle sahip harika bir otel.

Bana kalırsa en çok da çocuklu ailelerin tercih etmesi gereken bir otel. Neden mi? Fazla yoruma gerek yok, işte fotoğraflar ;) 


Resim
Resim

Çok keyifli bir su parkı:) çocuğunuzun bu su parkında çılgına döneceğine eminim, çünkü ben bile içinde olmak istedim gördüğüm anda :))

Aşağıdaki fotoğrafta su parkının tepesindeki kova dolduktan sonra neler oluyor görebilirsiniz:) onu bekleyen ve altına koşan çocuklar ve çığlıklar çığlıklar :))


Resim

Miniklerin en bayıldığı şeydir olur olmaz zamanlarda suyla oynamak:) Sırılsıklam olmuş bir halde karşınıza geldiklerinde ne yapacağınız size kalmış tabi ki ama Paloma Grida Village & Spa'da  tam da onlara göre bir yer var:) Hem ıslanıp hem de koşturabilirler doyasıya... 

Resim
Resim
Resim

Şimdi içinizden "tamam çok keyifli de güneşin altında çocuğumu kaç saat oynatabilirim ki" dediğinizi duyar gibiyim:)

Otelin 1000 m2 alan üzerine kurulmuş olan Mini Clup bölümünde oyun havuzlarının yanı sıra çocuğunuzu güvenle emanet edebileceğiniz kapalı bir alan da mevcut.:) Eğitmenler eşliğinde çok farklı aktivitelerle çocuğunuza unutamayacağı bir tatil deneyimi yaşaması sağlanıyor:)


Resim
Ufaklıklar içeride keyifli vakit geçirirken sizin aklınız onda kalmasın diye içerde bulunan kameralar sayesinde akıllı telefonunuza indireceğiniz bir programdan çocuğunuzu her anını izleyebiliyorsunuz.

Resim
Mini clup dedik ama teknolojiyi en çok seven nesil olan gençler de unutulmamış tabi ki...

Resim
Resim

Paloma Grida Village & Spa 'daki Mini Clup'da amaç çocuklara sadece keyifli vakit geçirtmek değil, eğitici, öğretici aktivetelerle zihinsel gelişimlerine de katkıda bulunmayı amaçlıyorlar.

Resim
Resim

Uykusu gelen minikler hiç zorluk çıkarmadan bu şirin odada uyumaya can atacaklardır eminim.

Resim
Her şeyin ufaği daha bi güzel sanki:)
Resim
Çocuklu tatil yapacak olanların Paloma Grida Village & Spa'yı tercih etmeleri için yeterli sebep var gibi:)

Keyifli tatiller dilerim:)

Bir de bu son resmi de koymalıyım unutmadan:) "Tamam çocuklar için harika ama bizim için ne gibi güzellikler var" diyenlere gelsin... 
Resim